Kutsal Kase de Cennet Bahçesinde mi?

Yorum
Kutsal Kase

Bir çobanın hayvanlarını otlatırken bulduğu GöbekliTepe, arkeolojik açıdan çok önemli; kazılarda 2014'de dek insan kemiği bulunamadığı için kesin olmasa da Milattan önce 12. yüzyıla tarihleniyor.

Hakkında pekçok iddia, söylenti ve modern-efsaneler mevcut.

Hazreti İbrahim'in Tapınağı olduğunu, Sirius'a tapmak için inşaa edildiğini, henüz bütün sırları aydınlatılamayan Stonehange ile paralel ve benzer bir inanç olduğunu söyleyen arkeolog, tarihçi, astronomlar var, Sümerliler'den kaldığını savunanlar da çıktı fakat Sümer teorisi yapılan tarihleme ile uyuşmuyor.

Göbeklitepe'deki tapınağın henüz kazılmayan Karahantepe, Sefertepe ve Hamzantepe'deki tapınaklarla birlikte bir dörtlü olduğunu savunan tarihçiler de mevcut. Kemik bulunamamasının nedenini mezar geleneği olmamasına ve ölülerin ''Güneşe gömülmesi'' yani açık havaya bırakılan cesetlerin yırtıcı kuşlarca  yenildiği kuşların göğe yükseldiğinde ölülerin ruhlarının da göğe yükseldiğine inanıldığını savunan tarihçiler bulunuyor.

Tarihin en eski tapınağı, ''Dinin doğdu yer'' ve hatta ''Cennet Bahçesi'' deniliyor. Tarih kitaplarını tamamen değiştirdiği gerçek ama ''Cennet Bahçe''si olabilir mi?

Kazıları yöneten Alman Arkeolog Klaus Schmidt, ''Tüm kanıtlar gösteriyor ki burası insanlığın doğduğu yer. Göbekli Tepe, Adem’le Havva’nın yaşadığı Cennet Bahçesi’ndeki bir tapınaktı'' diye sansasyonel bir açıklamayla bütün ilgiyi çekti...

Cennet Bahçesi Harran Ovası'nın tepesinde olmasa bile yepyeni bir tartışma başladı, bunun arkasından popüler kültür ürünü roman, belgesel ve hatta komplo teorileri mesela Tapınak Şövalyeleri'nin kutsal kaseyi yüzyıllar sonra dönüp oraya sakladığı gibi söylentiler de çıkacaktır. Batı dünyası bunları sever. Sonuçta bütün dünyanın gözü oraya çevrildi.

Nevali Çori'yi Atatürk barajı'nun suları altında kaybetmiştik;  Danıştay'ın Bergama için aldığı son kararı Hasankeyf için umut oldu; neyse ki Göbekli Tepe yüksek bir yerde de üzerine baraj yapmamız mümkün değil. Yine de o isimsiz çoban ve Klaus Schmidt'e teşekkür etmemiz gerek.

Alman arkeolog, Adem Babamız ile Havva Anamızın kovulduğu Cennet Bahçe'sini Şanlıurfa'da olduğunu iddia ediyor. Göbekli Tepe'nin kutsal kitaplarda tasvir edilen yer olduğunu ileri süren arkeolog Klaus Schmidt, bulguların bunu ispatladığını savunuyor.

Schmidt, 14 bin yıl öncesine ait buluntulardan yola çıkıp Adem ile Havva’nın yasak elma ağacının meyvesinden yiyerek kovuldukları yerin ''Göbekli Tepe'' olduğunu ileri sürdü.

1994’te sürüsünü otlatan bir çoban, Şanlıurfa’nın 15 km kuzey doğusundaki Göbekli Tepe’-de dikdörtgen şeklinde üzerinde oymalar olan taşlar buldu, yetkililere götürdü. İstanbul’daki Alman Arkeoloji Enstitüsü görevlisi Klaus Schmidt, bölgeye giderek incelemelere başladı.

Kazılarda çıkarılan 45 tane T şeklindeki taş anıtın üzerinde yabani domuz, ördek, yılan, aslan, balık ve avcılık yapan insan figürleri var. Daha yüzlerce taş anıtın çıkarılmayı beklediği bölgenin tapınak olarak kullanıldığını tahmin ediliyor.

Uzmanlara göre Göbekli Tepe 14 bin yaşında, yani piramitlerden 7 bin 500 yıl daha eski. Schmidt’e göre artık çorak olan Göbekli Tepe, bir zamanlar çok bereketli bir bölgeydi. Ancak insanlık, çevrenin bozulmasına yol açarak bu ''cennet''in yok olmasına sebep oldu. Göbekli Tepe’de bulunan taşlar, M.Ö. 8000’de toprağa gömüldü.

Schmidt, kutsal kitaplardan da alıntı yaparak iddiasını savunuyor. İncil’in Yaradılış bölümünde cennet bahçesinin Asur’un batısında olduğu yazıyor. Göbekli Tepe de burada.

Cennet Bahçesinin 4 nehirle çevrelendiği, bunlardan ikisinin de Fırat ile Dicle olduğu biliniyor.

Asur tabletlerinde Beth Eden adlı bir medeniyetten bahsediliyor. Yeri Göbekli Tepe’nin bulunduğu yer tarif ediliyor.

Tevrat’ta da bahçenin Suriye’nin kuzeyinde olduğu belirtiliyor.

Eden kelimesi Sümerce Ova anlamına geliyor. Göbekli de Harran Ovası’nın hemen içinde.

Schmidt, yalnız değil iddiasında başka bilimadamları da kendisini destekliyor.

Göbekli Tepe'nin tarihle ilgili bildiğimiz herşeyin değişmesine sebep olacağını, buranın gelmiş geçmiş en büyük keşif olduğunu savunuyorlar.

Mesela Reading Üniversitesi’nden Steve Mithen, ''Burası insan aklının anlamakta zorlanacağı kadar olağanüstü'' diyor.

SİRİUS İDDİASI
Milano Polytechnic Üniversitesi’nden İtalyan arkeo-astronom Giulio Magli, Göbeklitepe’nin Stonehenge gibi, gök cisimlerinin hareketlerini takip etmek ve onlara tapınmak için yapıldığını iddia etti.

Magli, iddiasını yaptığı simülasyonla Göbeklitepe inşa edildiği dönemdeki gökteki yıldızların konumlarının tespit ettiğine dayandırdı.

İtalyan astronom, Dünya’nın kendi eksenindeki hareketinden dolayı yıldızların son bin yılda konumlarının değiştiğini, bir zamanlar ufuk çizgisine yakın beliren yıldızların farklı konumlarda yükseldiği ve görüldüğünü, yeniden belirmeleri için de binlerce yıl geçebileceğini söylüyor. Sirius, Ay, Venüs ve Jüpiter’in ardından gece karanlığındaki en parlak dördüncü gök cismi. Magli, antik Mısır takviminin Sirius'un hareketlerinden yararlanılarak hazırlandığını, binlerce yıl önce Göbeklitepe’nin bulunduğu enlemde benzer amaçlara hizmet etmiş olabileceğini söylüyor. ''Sirius 9300 yıl önce ufuk çizgisinin altında görünüyordu. Gökte aniden beliren bir yıldızın, bir dinin doğumuna sebep olduğunu düşünebiliriz, bence Göbeklitepe bir yıldızın doğumu üzerine inşa edildi'' dedi.

GÖBEKLİTEPE
Göbeklitepe Höyüğü, 1963'te Şanlıurfa' da fark edilen tapınma alanıdır. Dokuz hektarlık kazı bölgesinin önemi tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren bir köylü sayesinde anlaşılabilmiştir.

Şanlıurfa'ya 80 dakikalık bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarındadır. 1995 yılında ilk kez Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü'nün işbirliğiyle kazı çalışmalarına başlandı. Kazılar Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında yürütülmekte olup, her yıl eylül ve ekim aylarında 10 haftalık bir süreç içinde yapılmaktadır.

Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda bir Neolitik Çağ yerleşimi olduğu anlaşıldı.

Neolitik Çağ’dan kalma, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar günyüzüne çıkartıldı. Bölgenin önemi ise günyüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırmasıdır.

Harran ovasını kuzeyde sınırlayan dağ silsilesinin en yüksek noktasında yer alan, topografik özellikleri ile geniş görüş mesafelerine hakim bir konumda bulunan Göbekli Tepe, avcı toplayıcı insanların yarattığı bir kült merkezidir. Arkeolojik araştırma tarihinde neolitik dönem için düşünülen modelleri, teorileri alt üst eden verileri günümüze ulaştırmaktadır.

Göbekli Tepe, çapı 30m. ye ulaşan yuvarlak ve oval planlı, sayışı 20 'yi bulan yapılardan oluşur. Bunlardan 6 tanesi kazı sırasında ortaya çıkarılmış, diğerleri jeomanyetik ve georadar yöntemleriyle yapılan ölçümler sonucunda belirlenmiştir. Bu ölçümlerle elde edilen sonuçlar Göbekli Tepe'nin neredeyse 12000 yıl öncesinde insanoğlu tarafından seçilen ve yaratılan büyük bir buluşma merkezi olduğunu, günlük yaşama yönelik mekanlarla değil, törensel amaçlı inşa edilmiş, anıtsal yapılarla kaplı olduğu görüşünü desteklemiştir.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Sayfa Başına Dön
-->